Yasımı Dinliyorum
Berna Köker Poljak
Atölye İçeriği
Hepimizin yas hikayesi bundan yıllar önce başladı. Kimimiz kayıplarımızın adını koyduk, kimimiz orada olduklarını bilsek de bakmayı istemedik. Kimimiz istesek de buna cesaret edemedik. Bu belki acıyı engellemeye çalışan insani bir içgüdüden, belki de yaşadığımız her deneyimi akılcı olmak temeline indirgemeye çalıştığımız rasyonalizmden kaynaklandı. Sonuçta geldiğimiz nokta, bize acı veren her deneyimden kaçınma ve hatta acıyla ne yapacağımızı bilememe hali oldu. Ben inanıyorum ki, kayıplarımızın şu anki kederli ruhumuzla ilgili bize anlatacağı şeyler var, ve devam etme gücümüzü yasımızdan almamız mümkün. Eğer insan olduğumuz için üzüldüğümüzü veya insan olduğumuz için ağlayacak gözyaşımız olduğunu hatırlarsak, yası yoldaşımız yapabiliriz. Hepimizin kayıpları, ölüleri, bitmiş ilişkileri, artık eskisi gibi hareket edemeyen bedenleri veya kaybolan hayalleri var. Sizleri davet ettiğim alan, öncelikle yasın ne olduğunu ve olmadığını konuşacağımız, daha sonra ise kayıplarınızın söyleyeceklerini duyabilmek üzere birlikte yavaşlayacağımız bir alan. Yas; ondan iyileşeceğimiz bir hastalık değil, tam tersi duyulmayı isteyen bir yoldaş. Onu ancak dinleyebilir ve sorabiliriz: ‘’Konuşabilseydin, bana ne söylerdin?’’