Ayurveda ve Tıp
Dr. Buğra Öktem
Atölye İçeriği
Ayurveda veya Ayurvedik tıp (Devanagari dilinde; आयुर्वेद ), 5000 yıl kadar önce Hindistan’ın kuzeyinde Rig Veda denilen şiirlerle ortaya çıkan antik bir Tıp sistemidir. Günümüzde en yaygın olarak Hindistan, Nepal ve Sri Lanka’da uygulanmaktadır. Çin ve Tibet tıp sistemleri üzerinde etkileri olmuştur. Ayurveda “Ayur” ve “veda” olarak iki kelimeden oluşmuştur. “Ayur” hayat veya hayat ilkesi anlamına gelen “ayus” kökenlidir, “veda” ise “bilgi” anlamına gelir. Bu atölye çalışmasında, bir seri halinde, geçmişi 5000 yılı aşan Ayurveda’nın en temel bilgileri ile yolculuğumuza başlayacak ve gittikçe derinleşeceğiz. Dr.Öktem bir Tıp Doktoru olmasına rağmen, böyle bir altyapısı olmayan, fakat sağlıklı yaşam biçimlerini merak eden herkese uygun bir dille aktardığı konularda öncelikle Ayurveda nedir, Ayurvedik Yaşam tarzının özellikleri ve faydaları, Bitkilerin, Doğanın Şifası ve daha nice konuda bilgi ve birikimlerini bizimle paylaşıyor olacak. Doğuştan gelen, yaşam şeklin ve coğrafyanla şekillenen, mevsimlere göre ve doğanın döngülerine göre şekil alan beden tipimize göre beslenmenin hafifliği hayatımızı güzelleştirecek ve sağlık kalitemizi artıracak.
Atölye İçeriği
Ayurveda Nedir?
Ayurveda, dünyanın bilinen en eski sistematik tıp bilimidir. Orta asya ve Tibet'te de benzer yapı ve izlere rastlanırken, Hindistan'da en sistemli hali ile varlığını sürdürmektedir. Ayurveda'nın ilk ayrıntılı temel kitapları olan Charaka Samhita ve Sushruta Samhita 2000 yıldan daha eski zamanlardan beri değişmeden günümüze ulaşmıştır. Ayurveda tıp bilimini modern tıptan ayıran temel farklılık, Ayurveda’nın dünyadaki tüm canlı varlıkların benzersiz olduğunu kabul etmesidir. Sadece bunu kabul etmekle kalmaz, tüm canlıların benzersizliğini ortaya koyan ve sınıflandıran bir şablon sistemi vardır. Tridosha teorisi adı verilen bu sisteme göre, evreni oluşturan 5 temel prensip 3 ana kuvvet altında toplanır. Hava ve Boşluk’un bileşimi Vata, Ateş ve Su’yun bileşimi Pitta, Su ve Toprak’ın bileşimi Kapha’dır. Ayurveda tıp sisteminde, hastalıkların, öncelikle Dosha’lardaki artış yada azalışlarla başladığı düşünülür. Hastalığın kökten tedavisi için de yapılması gereken ilk şey, sorun çıkaran Dosha’yı dengelemektir.
Ayurveda’ya Göre Sıkça Yapılan Hatalar Nelerdir?
Bilgi çağında olduğumuz ve bilginin kulaktan kulağa bazen değişerek ve eksilerek bizlere ulaştığı bu dönemde, beslenme hataları gittikçe artarak yapılmaya başlandı. Farklı disiplinlerden, bu konuda eğitimi olmasa da yorumlar yapan kişilerden veya farklı görüşleri benimseyen uzmanlardan duyduklarımız ve uyguladığımız beslenme şekillerimiz var. Aslında, her zaman duyduklarımızı daha derinlemesine araştırarak, kendi özel ve tek olan vücut tipimize göre uyarlayarak, en önemlisi de vücudumuzu dinleyerek, duyarak beslenmemizde fayda var. Son zamanlarda sıkça görülen hatalar hakkında izleyeceğin bu videoda Ayurveda'ya göre hangi besin, hangi besinlerle karıştırılmamalı veya günün hangi zamanında yenmeli gibi çok çeşitli bilgi mevcut.
Ayurveda ve Agni (İç Güç)
Bu videoda Ayurveda derslerine derinlemesine bir giriş yapıyor ve öncelikle Agni-İç Gücümüzle tanışıyoruz. Agni "ateş" anlamına gelir ve Ayurveda'ya göre Agni, insandaki tüm sindirim ve metabolik süreçlerden sorumlu olan varlıktır. Biyolojik Ateş olarak da tanımlanabilecek olan Agni'mizin dengede olması, kan dolaşım sistemimizin, bağışıklık sistemimizin iyi çalışması ve hastalıklara direncimizin yüksek olmasını sağlar. Tüm bunlar psikolojik dengemizin de anahtarıdır. Agni ile ilgili problem varsa, enerjimizi düşük ve sürekli yorgun hissederiz, sıkça hastalanabiliriz. Ayurveda prensiplerine göre hastalıkların kökeninde Agni'ye bağlı dengesizlikler vardır. 13 çeşit Agni tipi vardır ve her birinin önemi ve ihtiyaçları farklıdır, ancak bütününde sistemimizin optimum düzeyde çalışabilmesi için her birinin hayati önemi vardır.
Sindirim Sistemi ve Metabolizma Nasıl Çalışır?
İnsan bedeninde her organın bir yaradılış nedeni vardır. Bir otomobil olduğumuzu varsayarsak, hekim oto tamircisidir. Bizlerin bir hekim gibi aracımızın tüm parçaları ve özelliklerini bilmemize gerek yoktur aslında. Ancak 5 duyu organımız ve sindirim sistemimizin nasıl çalıştığını bilmemiz şart. Yoksa sağlıklı yaşamamız sadece tesadüflere kalır. Aracımızın kullandığı enerji, yakıt depolama kapasitesi nasıl belliyse, bizim de kendi yapımıza uygun yakıtları ve bu yakıtları nasıl ve ne sıklıkta almamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Nasıl ki otomobilimize farklı bir yakıt almak aklımızdan bile geçmez ise, kendi bedenimize de aynı özeni göstermeliyiz. Bedenimizin uygun olmayan yakıt alımında genellikle hemen bozulmaması, onun hasar görmediği anlamına gelmez. Sadece otomobille kıyaslanmayacak kadar kaliteli ve nitelikli tasarımından kaynaklanır.